tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması ne demek?

Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra yapılan inkılaplar arasında, toplumsal ve kültürel alanda önemli bir dönüşümü hedefleyen tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması da yer almaktadır. Bu karar, 30 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men'ine Dair Kanun ile hayata geçirilmiştir.

Bu kanunla:

  • Bütün <a href="https://www.nedemek.page/kavramlar/tekke">tekkeler</a> ve <a href="https://www.nedemek.page/kavramlar/zaviye">zaviyeler</a> kapatılmıştır. Tekkeler, özellikle tasavvufi düşüncenin yayıldığı, dervişlerin yetiştiği ve sosyal yardımlaşmanın yapıldığı kurumlardı. Zaviyeler ise, daha küçük ölçekli, genellikle kırsal bölgelerde yolculara ve ihtiyaç sahiplerine hizmet veren dini mekanlardı.

  • <a href="https://www.nedemek.page/kavramlar/türbe">Türbeler</a> de kapatılmış, türbedarlık unvanı kaldırılmıştır. Türbeler, genellikle önemli dini şahsiyetlerin veya devlet adamlarının mezarlarının bulunduğu, ziyaret edilen mekanlardı.

  • Şeyh, derviş, mürit, dede, seyit, emir gibi unvanların kullanılması yasaklanmıştır.

Kapatılma Nedenleri:

  • Laikleşme: Cumhuriyet rejiminin laiklik ilkesi doğrultusunda, dinin devlet işlerinden ayrılması hedefleniyordu. Tekke ve zaviyelerin, dinin toplumsal hayattaki etkisini artırdığı düşünülüyordu.

  • Çağdaşlaşma: Yeni Türkiye'nin çağdaşlaşma hedefi doğrultusunda, batıl itikat ve hurafelerin yayılmasına engel olunmak isteniyordu. Tekke ve zaviyelerde bu türden uygulamaların olduğu iddia ediliyordu.

  • Ulusal Birlik ve Beraberlik: Tekke ve zaviyelerin, farklı tarikat ve cemaatlere bağlılıkları nedeniyle ulusal birliği zedelediği düşünülüyordu.

Sonuçları:

  • Tasavvufi düşüncenin ve tarikatların faaliyetleri önemli ölçüde azalmıştır.
  • Dini eğitimin ve öğretimin kontrolü devletin eline geçmiştir.
  • Toplumsal hayatta dini sembollerin ve uygulamaların etkisi azalmıştır.

Bu kanun, Türkiye Cumhuriyeti'nin laikleşme ve çağdaşlaşma sürecinde önemli bir dönüm noktası olmuştur ve günümüzde de tartışılmaya devam etmektedir.